Diplomasi, devletlerarasındaki ilişkilerin savaş yoluyla değil, barışçıl yollarla çözülmesi ve diğer bir deyişle Uluslararası ilişkileri yürütme sanatıdır. Tarih boyunca var olan her devlet gibi Osmanlı Devleti de kuruluşundan yıkılışına kadar kendine özgü bir takım diplomatik faaliyetler sergilemiştir. Bu faaliyetler bize Osmanlı devletinin dış politikası başta olmak üzere diğer ülkelerle kurduğu siyasi, sosyal ve ekonomik ilişkileri göstermektedir. Başlangıçta ad hoc diplomasiyi kullanan Osmanlı Devleti, zayıflamaya başlayıp toprak kaybetmeye başlayınca sürekli diplomasi anlayışına geçiş yapmaya karar vermiştir. Diplomatik ilişkiler mukim elçiliklerin kurulması ile Avrupa’da 15. Yüzyılda, Osmanlı Devleti’nde ise 18. Yüzyılda başlamıştır. Avrupalı devletler başta Osmanlı Devleti’nin kazandığı zaferlerden dolayı kendi içlerine dahil etmek isteseler de; Osmanlı Devleti zayıflayıp kaybetmeye başlayınca bu durum tam tersine dönmüştür. Bu makalede, Osmanlı diplomasi niteliklerinden başlayarak bu devletin Batı devletlerinden olan diplomatik farklılıkları, sefaretnameleri ve toplumsal yapıyı ele alarak, diplomasi için önemli olan ve Batı devletlerinde yaşamış olan önemli düşünürlerin eserleri incelenecektir.